2002 yılından itibaren “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” ile birlikte sağlıkta yıkıcı etkinin artması sonucu olarak; 100 yıldan daha fazla tarihi geçmişleri olan Ankara ve İstanbul’da yıllardır eğitim veren ve toplumun sağlığına hizmet eden Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü kapatılmıştı. 11 yılın ardından yeni proje olarak tanıtılan enstitünün açılmasına TTB’den tepki geldi.

TTB, kapatıldığı anda itirazını dile getirmiş, uyarmış; 2012 tarihli “663 Sayılı KHK Anayasaya Aykırılık Raporu”nda enstitünün kapatılmasının sakıncalarından söz etmişti, pandemi koşulları gözetilerek 06.01.2021 tarihinde yaptığı açıklamada konunun önemine bir kez daha değinerek Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün acilen modernize edilerek işlevsel hale getirilmesini istenmiştir. TTB yapmış olduğu açıklamada, “Yabancı sermayeye muhtaç olmadan kendi aşımızı kendimiz üretmeliyiz. Çünkü dünya tarihi aynı zamanda salgın hastalık tarihidir. Önümüzdeki yıllarda kapitalizmin ve ülke yönetimlerinin salgın hastalıklardan ders çıkarmayacağı bugüne kadar gelinen noktada aşikâr bir sonuçtur. Dünyada biyolojik ve ekolojik tahribatın önü alınmadığı sürece salgınlar devam edecektir. Bu salgınlardan korunmak için toplumcu kamusal koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik vermek bir zorunluluk halidir. Koruyucu sağlık ve her şeye rağmen sağlıklı bir gelecek için aşı önceliğimiz olmalıdır. Bunun için de ulusal bir aşı politikamızın olması ve kendi aşımızı kendimiz üretmemiz konusu bir zorunluluktur. Tüm bu gerekçelerle ülkemizin yıllarca aşı ihtiyacını karşılamış olan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü tekrar açılmalıdır.” ifadelerini kullanmıştı. (BSHA)