Kaç gündür poyraz (kara yel) pek yaman esiyor…Biliyor musunuz hayatımda en çok sevdiğim rüzgar poyraz rüzgarıdır… Hem sıcak havaların ardından serinletir, hem dinlendirir insanın vücudunu…
Bizim büyük balkonun dış camını onun için aralar dururum… Rüzgârı hissedeyim duyayım diye… Eski bacalarda flüt sesi çıkartır poyraz… Martılar, kargalar uzun süre gökyüzünde poyrazın etkisiyle sanki asılı şekilde dururlar… Onlar da rüzgarın keyfini çıkartır sanki..
Sanki değil, galiba gerçekten öyle…
Peşi sıra yazılınca iki 20’nin yan yana geldiği 2020 yılı pek uğursuz geldi insanlara…
Çin ülkesinden çıkageldiği sanılan veya savunulan bir illet rahatsızlık sardı dünyayı….
Aşısı da halen bulunamayan bu salgın yüzünden insanların yaşama tadları ve hatta umutları kaçtı…
Adeta bir kâbus gibi sardı bütün gezegeni…
***
İşte o yüzdendir ki insanlar yaşama zevklerini unuttular…
Doyasıya bir dolu nefesi rahat nefes almanın, alabilmenin mücadelesini veriyor şu anda özellikle bu salgına maruz kalan insanlarımızın…
Allah sağlık ve sıhhat versin inşallah…
***
Yaşam yine de bütün zorluklara rağmen devam ediyor…
Geçen gün Balkanlar’dan bütün bir yaz boyunca tünedikleri ve kaldıkları yuvalarından uğurlamış olduğumuz leyleklerin bir süre sonra bizim bölgemizde görülmelerinden oldukça mutlu olduk…
Balkan Sıradağları, arkasından Meriç havzası üzerinden, Rodoplardan, Batı Trakya ile geniş Trakya Ovası üzerinden sakin sakin sabırla uçan gezgin kuşlarımızı İstanbul’un üzerinden geçerek Gebze üzerinde kavis çizmeleri ne güzel bir olaydı?
Yine kendileri gibi gezgin olan yaban ördekler, kuğular ve kırlangıçlar da pek gözükmüyorlar artık…
Hepsi Kuzey Afrika’daki kışlıklarına doğru yola çıkmış veya oralara artık varmak üzereler…
Bütün bir kışı orada geçirip ilkbaharda yine Balkanların yollarını tutacaklardır…
Rodoplar’da onların bütün bir yaz yuvalarında kaldıklarına şahit olan insanlarımız anlatıyorlar: “ Leylek çifti iki adet yavru büyütüp gittiler… İnşallah bahara yine bekleriz” deyip onlar gelene kadar geride bıraktıkları yuvalarına da sahip çıkma güzelliğini sergilemiş oluyorlar…
***
Hava kim ne derse desin kışa doğru direksiyon kırıyor…
İnsanın vücudunu yapış yapış eden o aşırı sıcak havaların ardından gelen poyraz rüzgârları pek yaman esiyor…
Kışlık için hazırlanmakta olan kışlıkların hazırlanması işi de artık son safhalara geldi gibi bir şey…
Konserveler…
Ev sosları…
Ev tarhanası…
Herhalde artık çoktan hazır gibi bir şey…
Belki de üç yıldır göremediğimiz sert kış yaşanır belli olmaz…
Gerçi mevsimler artık çok değişti…
Eskiden Ekim, Kasım geldi mi artık kış sayılır hatta karla tanışırdık. Kısa günlü Aralık ayı bembeyaz ve karlı geçerdi…
Yılbaşına yakın ise tipi şeklinde düşen kar yağışlarına şahit olurduk…
Hiç unutmam 1981’i 82’ye bağlayan kışında askerden izne gelirken Gebze’ye bir metreye yakın kar yağışı düşmüş ve otobüsten inince nereye nasıl gideceğimi şaşırmıştım…
Tabi her şey Allah’tan… Zaman hızla akıp geçiyor, ömürler tükeniyor….
Önemli olan var olan sağlık durumlarının ve dostlukların muhafazasıdır…
Bu süre içinde herkes sevdiklerine daha çok zaman ayırmalı…
Ömür o kadar kısa ki aslında, bir insan ömrünün sonunda şunun için hayıflanmamalı: “Neden zamanında sevdiklerime çokça zaman ayıramadım ki…” diye…
Bütün güzellikler sizlerle olsun, zamanınız ve sağlığınız bol olsun!
Şimdilik bu kadar…
SAĞLICAKLA KALIN!