DOLAR32,3465% -0.04
EURO34,9647% 0.47
STERLIN40,8895% 0.71
FRANG35,8212% 0.81
ALTIN2.407,33% 0,44
BITCOIN60.480,682.833
reklam
YILMAZ IŞIKTÜM YAZILARI

Deprem Gerçeği, Prof. Görür ve Marmara

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
Deprem Gerçeği, Prof. Görür ve Marmara
reklam

Bu yazıyı dün Gebze’yi ziyaret eden ülkemizin önemli deprem uzmanlarından jeofizik uzmanı TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Eski Müdürü Prof. Dr. Naci Görür Hoca’yı dinledikten sonra bugün kaleme aldım.

smart

Dün onun ülkemizin deprem gerçeği ile ilgili sözlerini Osman Hamdi Bey Kültür Salonu’nda dinledik. Gebze Ticaret Odası ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği iş birliğiyle tarafından düzenlenen deprem konferansına ilgi o kadar büyüktü ki alt salon almadı izleyici ve dinleyiciler üst salona davet edildi.

Gazetecilerin ve halkın ilgisi de yoğundu. GTO Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Aslantaş ile TMMOB Gebze İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Kadı, paneli düzenleyicileri olarak, Siyasetçilerden GTO Onursal Başkanı, CHP Kocaeli Milletvekili Nail Çiler Eşi Sevgi Hanım ile birlikte, CHP Önceki Dönem Milletvekili  Dr. Mehmet Hilal Kaplan, Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, Dilovası Belediye Başkanı Hamza Şayir de dinleyiciler arasında yer alırken, gözler Gebze Protokolü ile Kızılay Başkanını aradı. Gebze Kızılay Başkanı Oya Tunçel’e “Neden katılamadınız?” sorumuza kendileri sağlık gerekçesini gösterdi ve: “ Ben sağlık gerekçesi ile yoktum ama bizim Kızılay Şube’den arkadaşlarımız orda olmuş olmalılar” diye cevaplandırdı sorumuzu. Takdiri kamuoyuna bırakıyorum.

***

Gebze’de lokanta, restoran, çiçekçi dükkânı açılışlarında görmeye alışık ve aşina olduğumuz önemli şahsiyetler buralara tam kadro katılım gösterirken, deprem gibi burnumuzun dibinde olan bir gerçeğin anlatılacağı deprem konulu toplantılarda olmamaları elbette dikkat çekiyor…

Ha biz haşa bu konuda akıl verecek durumumuz yok, haddimiz de değil, ancak kamu yararına bazen bilim adamlarına da kulak vermek lazım, onların uyarılarını ciddiye almak gerekir diye düşünüyorum.

Burada, panelde yerlerini alan Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık ile Dilovası Belediye Başkanı Hamza Şayir‘i ayrı tutuyor ve katılım sağladıkları için kendilerini tebrik ediyorum.

Naci Hoca’nın kara kaşı kara gözü için gitmedi kimse oraya veya gitmiyor…

Naci Hoca da babasının hayrı ve  kendi yararı için gelmiyor ve gelmemiştir Gebze’ye…

Adam ister beğenin ister beğenmeyin deprem gerçeğini konuşuyor.

“..Bugün olmasa bile mutlaka bir gün Marmara’da büyük deprem kapımızı çalar ..” diyor…

Ve devam ediyor:  

“…Bulunduğumuz bölge, Gebze’nin de bulunduğu bölge Karlıova’dan Bolu’ya ve oradan da Akyazı’dan itibaren çift kola ayrılarak Marmara Denizi’nin içine kadar giren 1.600 kilometrelik devasa bir aktif fayının üzerindedir…İster bilinmek istensin ister istenmesin. Bu fay üzerinde  yanal atımlı olarak yüzyıllardır devam eden ve hareket eden bir  deprem aktivitesinin deniz içine girince duracak gibi bir durum söz konusu olamaz. Adalar’ın kuzeyinde yer alan ve 500-600 yıldır aktif olmayan kayaç üzerindeki fay dışındaki Marmara fay hatları çok aktif ve her daim deprem üretecek niteliktedir. Marmara denizine girince üç ayrı bölümden oluşan faylardan orta Marmara’da Kumburgaz kolu ile Tekirdağ kolunda daha çok bekliyoruz muhtemel kırılmayı bu da 7 ve üzeri şiddetle deprem üretebilir diye düşünüyoruz. Marmara her 250 yılda bir büyük deprem üretiyor. ve bu depremlerin Osmanlı ve Bizans kayıtlarında bu büyük depremlerin kayıtları mevcuttur. Burada en son 1912 Tekirdağ ve 1999 Gölcük Depremi olmak üzere Marmara Denizi’nin iki tarafında da depremler olmuş. İkisinin ortasında 1766 yılından beri deprem yok. O aradaki deprem boşluğu muhakkak dolacak. Bunun başka bir yolu yok. Doğuda ve batıda deprem olursa, ikisinin arası muhakkak kırılmak zorundadır. Bu bölgenin periyodu doldu. Bu işin şakası yok. 1766 İstanbul depremi ve en son tabi ki 1999 Gölcük depremi oldu. Bu iki deprem arasında 233 yıllık bir zaman aralığı var.

Bütün bu gerçekle birlikte bazı arkadaşlarımızın deprem olmaz söylemleri büyük deprem beklemiyoruz söylemlerine şaşmamak elde değil. Bir deprem gerçeği var ama bugün ama yarın. Bu depremlere göre bölgemiz sanayisinin de hazır olması lazım. Bilmiyorum sanayi bu hususta ne kadar hazır, Gebze ne kadar hazır? Gebze Belediye Başkanı bilmiyorum burada mı deprem hazırlığı hususunda ne gibi bir çalışmaları var bilmiyorum ama Gebze olası bir depreme daha çok hazırlıklı olması lazım, daha sağlam kalması lazım olası İstanbul Depremi’nde İstanbul’a yardımı ve faydası olabilmesi için…”

Prof. Dr. Naci Görür, sözüne devamlı “Marmara deprem tehdidi altında” diyerek, Marmara’da meydana gelecek bir depremin kaçınılmaz olduğunu ve gecikmesinin daha büyük zararlara yol açacağını belirtti. Görür, halkın ve siyasi partilerin bu konudaki ciddiyetini artırmaları gerektiğini üzerine basarak vurgulamış oldu.

***

Prof. Dr. Görür, deprem hazırlıklarının siyaset üstü bir konu olduğunu da vurguladı panelde ve bu konuda işte siyasetin olmamas gerektiğine işaret etti. “ Bunun şakası hiç yoktur” diyen Görür, siyasetçileri işbaşına reyleri ile getirebilen halkın aynı baskıyı depreme dayanıklı yapıların inşası için de siyasi partilere baskı yapmaları gerektiğine işaret etti.  

***

TARİHTE BÜYÜK İSTANBUL DEPREMİ…

1766 İstanbul depremi, Marmara Denizi’nin doğusunda 22 Mayıs 1766 Perşembe sabahı olmuş büyük bir depremdir. Deprem İzmit’ten Tekirdağ’a kadar uzanan geniş bir alanda etkili olmuştur. Tsunami yaratmış, bu alanda önemli hasarlar meydana gelmiştir. 4.000′den fazla kişi ölmüştür.

Şehir tarihine yön vermiş ve kayda geçen büyük depremler arasında en büyüklerinden birisi de 22 Mayıs 1766 günü İstanbul’da gerçekleşen ve 7 şiddetin üzerinde olduğu tahmin edilen büyük depremdir. Merkez üssü Adalar açıkları olduğu tahmin edilen bu deprem şehre ve şehirde bulunan anıt eserlere büyük zarar vermiştir. Gün doğumundan yarım saat sonra ve Kurban Bayramı’nın 3. günü gerçekleşen bu deprem güney kuzay doğrultusunda yerin altından gelen korkunç gürültülerle başlamış ve yaklaşık olarak 2 dakika sürmüştür. Bu depremin akabinde 4 dakika sonra bir deprem daha olmuş ve ilk etapta 850 civarında insan kaybının olduğu ortaya çıkmıştır. Enkaz kaldırılma işleri tamamlandıktan sonra ise şehirde yaklaşık olarak 5 bin kişinin öldüğü ortaya çıkmıştır. Deprem sonrasında meydana gelen büyük hasar kayıtları ise şöyledir:

  • Fatih Camii, İmaret ve Medrese binaları yıkıldı. Medrese’de eğitim gören 100’den fazla talebe hayatını kaybetti.
  • Sultanahmet Camii’nin minaraleri yıkıldı.
  • Fatih Sultan Mehmet dönemi eseri olan Eyüp Sultan Camii tamamen yıkıldı.
  • Topkapı Sarayı’nda büyük yıkım gerçekleşti, Padişan III.Mustafa uzun bir süre sarayın avlusuna kurulan çadırda yaşadı.
  • Vezir Hanı yıkıldı, Kalpapçı Han, Çuhacı Hanı ve Şekerciler Hanı gibi ticaret merkezleri ağır hasar gördü.
  • Şehir şu şebesi ağır hasar gördü, pek çok semte uzun süre su verilemedi.

Bu deprem sadece İstanbul merkezini vurmamış, İzmit, Silivri, Çatalca ve Rodosto (Tekirdağ) gibi yakın civardaki kasaba ve şehirlerde de büyük hasara yol açmıştır. 

Bugünlük bu kadar…Sağlıcakla kalınız!

reklam