Son yıllarda orman yangınlarının özellikle yaz aylarında arttığına dikkat çeken Tarhan, “Orman yangınlarının yaz aylarında arttığını hepimiz biliyoruz. Ne yazık ki sıcağın ve rüzgârın da etkisiyle yangınların kontrol altına alınmasında sorun yaşanmaktadır. Özellikle turizm bölgelerinde çıkan yangınların kontrolünün zorlukla yapılması, buradaki yerleşim yerlerine yakınlığı gibi nedenlerle ülkemizin yangın söndürme kabiliyet ve yeterliliği de sorgulanmaktadır.” dedi.
“Biz en azından yangınlara müdahale edecek 3 uçağımız var sanıyorduk. Meğer o da yokmuş.”
Tarhan, “Kamuoyunda tartışılan en temel sorun uçak sayımızın düşük olması. Yanlış anlamayın itibar için alınan uçak sayımız yeterinden fazla. Ama yangın söndürmeye gelince uçak sayımız içler acısı. Bizim gibi Akdeniz ülkesi olan ülkelere dair veriler paylaşılıyor. Bu verilere göre, havadan söndürme için kullanılan uçak sayısı diğer ülkelerle kıyaslandığında Yunanistan’ın 38, Fransa’nın 26, İtalya’nın 19 ve İspanya’nın 17 yangın söndürme uçağı bulunurken ülkemizde sadece 3 yangın söndürme uçağı bulunduğunu anlıyoruz. Daha da acısı bugün Cumhurbaşkanı o üç uçağın da olmadığını söyledi. Kendisinin kimi yerde 8 kimi yerde 13 uçağı olduğu söylenen Cumhurbaşkanı bu açıklamayı yaparken hiç mi esef duymuyor. Ben açıkçası Cumhurbaşkanı adına büyük üzüntü duydum. Onun yerinde olsam bu işten sorumlu bakana ve tüm bürokratlara önce “Aklınız neredeydi? Bu ülkede her yaz yangın çıkıyor uçak alacak kadar öngörünüz yok mu? diye sorar sonra da hepsini görevden alırdım” diyerek havadan söndürme kapasitemizin düşüklüğüne dikkat çekti.
“2020’de 29 bin 487 futbol sahası büyüklüğündeki orman alanı zarar gördü.”
Tahsin Tarhan her geçen yıl yangın sonucunda kaybettiğimiz orman alanını da rakamlarıyla ortaya koydu. Tarhan, “Devletin resmi verilerine göre; 2019’da meydana gelen orman yangınlarında 11 bin 332 hektarlık alan tahrip oldu. 2020’de ise 3 bin 412 yangında, 29 bin 487 futbol sahası büyüklüğündeki 20 bin 936 hektar ormanlık alan zarar gördü. Bu rakamlar durumun vahametini ortaya koyuyor. Ama bizim bakanlar duruma sadece bakmakla yetiniyor. Bu ülkenin kaynaklarını çarçur eden zihniyet, doğayı korumak için alınacak uçaklara bütçe ayırmıyor. Ama ihale ile bu işleri de bir başka rant kapısı yapmayı iyi biliyor. Bugün ülkemizin akciğerleri yanarken yetkililerin döktüğü timsah gözyaşlarına artık halkın inancı kalmadı. Yanan alanların yine ranta açılmasından korkuluyor. Bu alanları yakanlar kadar yakılmasına göz yumanlar da sorumludur” diyerek tepkisini dile getirdi.
“Ormanları ve doğayı korumak hepimizin Anayasal görevidir.”
Tahsin Tarhan, Anayasanın “Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi” başlıklı 169’uncu maddesini hatırlatarak “Ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koymak ve tedbirleri almak devletin görevi olup bütün ormanların gözetimi devlete aittir. Ama bakıyoruz devleti yönetenler daha bu görevlerinin farkında değil. Yapılan açıklamalar bunu net ortaya koyuyor. Bu ülke yönetilemiyor diyoruz. Her geçen gün bu söylediğimizi kanıtlayan olayları ne yazık ki yaşıyoruz. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak, o ormanlarda yanan her bir ağaç, yitirilen her bir can için yüreğimiz dağlanmıyorsa o zaman kendimizi sorgulamamız gerekir. Yetkililer de kendilerini sorgulamalı ve bu sorumluluğu layıkıyla yerine getiremedikleri için halktan özür dileyerek görevi bırakmalıdır. Yüzyıllar içinde oluşmuş bir doğa ve ekolojik sistemde geri dönülemez zararların meydana gelmemesi için itibarı değil ülkeyi öncelikli mesele haline getirmenin zamanı gelmiş de geçmektedir.” dedi.
Tarhan, “Ormanlarımızı korumak ve yaşatmak için gereken ne ise TBMM çatısı altında da tartışalım diye araştırma önergesini bugün TBMM Başkanlığına sunduk” diyerek, yangında zarar gören alanların orman vasfına yeniden kavuşturulması için üzerlerine düşen görevi yerine getireceklerinin ve konunun takipçisi olacaklarının da altını çizdi.